Sodom ve Gomora’nın konusu nedir ve karakterleri kimlerdir? Sodom ve Gomora Kimdir?

Sodom ve Gomorra, Ürdün’ün iki lanetli şehridir. Yazar bu şehirleri Kurtuluş Savaşı sırasında işgal edilen İstanbul’a benzetmektedir. Hatta İstanbul’da işbirlikçi olarak çalışan kişiler ve yaşam tarzları hakkında da eleştiriler vardı.

Kurtuluş Savaşı öncesinde İstanbul’un İngilizler tarafından işgali saraydan herhangi bir tepki görmemiştir. Bütün ülke kaos içinde. Ancak İstanbul’da yaşayan bir grup, tıpkı Sodom ve Gomorra’daki gibi bir hayat sürmektedir. İstanbullu kızlar İngiliz askerleriyle buluşuyor, akşamları şenlikler oluyor…

Kitabın ana karakteri olan Leyla da bu kızlardan biridir. Leyla İngiliz subayları sever ve kendisini seven Türk subayı Necdet’e pas vermez. Necdet ise artık çaresizlik içindedir. Necdet’in arkadaşı Cemil ona karşı çıkar ve Kuvay-ı Milliye’ye katılır. Cemil şehit olur.

Ancak İstanbul’un bu eğlenceli hayatı kısa sürecektir. Kuvayi Milliyetçiler İstanbul’a akın ediyor. Leyla ise eski hayatlarını mahvettiği için onlardan nefret etmeye başlar. Leyla’nın gerçek yüzünü gören Necdet, ondan yüz çevirir.

Leyla: Genç, bakımlı, hoş ve alımlı bir Türk kızıdır. İstanbul’da yaşıyor. Şehrinin işgaline tepki göstermez hatta İngiliz askerlerini sevmeye ve kendi askerlerini hor görmeye başlar. Eğlenceye, sosyeteye ve şöhrete düşkündür.

Necdet: Vatanını savunmak isteyen ama bunu yapacak cesareti olmayan bir gençtir. Leyla’ya olan aşkı adeta gözünü kör eder. Sonunda gerçeği görmeye başlar ama her şey için çok geç olabilir.

Cemil: Necdet’in arkadaşıdır. Necdet’i işgallere karşı uyarır ve harekete geçmesini ister. O bir vatansever. Kuvay-ı Nationala hareketine katılarak vatanı için şehit oldu.

Sodom ve Gomora’daki karakterler dikkatlice incelendiğinde yazarın diğer ünlü eseri Kiralık Köşk’teki karakterlerle benzerlik gösterdiği görülür. Leyla, Hakkı Celis, Necdet Bey de Servet Bey olarak karşımıza çıkıyor. Yazar, toplumun yozlaşmasını bu karakterler aracılığıyla aktarır.

Sodom ve Gomora Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun eseridir. İlk olarak 1928 yılında yazılmıştır. Yazarın Karar Gecesi adlı eserinin devamı sayılabilecek bir eserdir. Karakterler ve aşk hikayesi Kiralık Köşk’e benziyor.

Karaosmanoğlu, mütareke döneminde yaşayan bir grubun ülkesini farklılaştıran ve ülkesine zarar veren bir gruba dönüşmesini sert bir dille eleştirdi. Batı’ya gösterişi züppelik olarak tanımlamış ve bu tür insanların Allah’ın gazabına uğrayacakları şeklinde bir benzetme yapmıştır.

Sodom ve Gomorra İncil’de ‘ahlaki ahlaksızlıkları nedeniyle Lut zamanında Tanrı’nın gazabına uğrayan şehirler’ olarak bilinir. Yazarımız romanın başından itibaren bu çokluğa gönderme yaparak işgal altındaki şehri aktarmaktadır. İşbirlikçi burjuvaların nasıl halktan kopuk bir hayat sürdüklerini tüm ayrıntılarıyla aktardı.

Karaosmanoğlu, hem İstanbul’un işgal günlüklerine hem de Anadolu’da başlayan İstiklal hareketine dair bilgileri okuyucusuna aktardı. Savaş ve işgalin yanı sıra genel kültür, insani duygu ve duygulardan da sıkça söz edilmesi, döneminin en yeterli eserlerinden biri olarak gösterilmesine neden olmuştur.

Sodom ve Gomorra teknik açıdan incelendiğinde döneminin önde gelen eserlerinden biri olduğu görülür. Roman, gözleme dayalı gerçekçi bir şekilde yazılmış ve betimleme, gösterme, öyküsel anlatım ve özetleme gibi pek çok tekniğe yer verilmiştir. Ancak Karaosğmanoğlu’nun o dönemde kullandığı dil, günümüzde fazla erkeksi ve cinsiyetçi olduğu için bazı eleştirilere de maruz kalmıştır.