13 Norveç, İsveç ve Hollanda Gibi Ülkelerin Uyguladığı Yeşil Ekonomi Modeli Hakkında Bilgi

Yeşil ekonomi modeli her şeyden önce toplumsal refahı önemseyen bir yaklaşımdır. Bu amaçla sürdürülebilirliği benimseyerek eşitlikçi politikalar ve sosyal hizmetler oluşturmayı, böylece toplumdaki adaleti destekleyerek refahı artırmayı amaçlar.

Norveç, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerin benimsediği yeşil ekonomi modeli, doğal kaynakların aktif olarak kullanılmasını ve korunmasını hedefliyor. Bu doğrultuda hazırlanan politikalar, ormanları, su kaynaklarını, madenleri ve diğer doğal varlıkları rahatsız etmemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, bu tür ülkelerdeki inşaat işleri ve yönetmelikler bir dizi kurala tabidir ve güç verimli olmalıdır.

Bu ülkelerdeki politika stratejileri öncelikle doğal çevreyi korumayı ve mevcut biyolojik çeşitliliği koruyarak ekonomik kalkınmayı hedeflemektedir. Örneğin; Milli parkların genişletilmesi, sürdürülebilir enerji kullanımı ve atık yönetiminin sağlanması, hem doğal yaşam alanlarının korunmasına hem de ülke ekonomisinin büyümesine yardımcı olan stratejik hamlelerdir.

Yeşil ekonominin bir diğer adımı teknoloji ve yeniliktir. Nitekim verimlilikten söz edebilmek için teknolojiyi en uygun biçimde kullanmak ve küresel gelişmelerden geri kalmamak gerekmektedir. Böylece saf teknolojiler ve çevre çalışmaları üretmek kolaylaşıyor.

Yeşil ekonomi, içinde bulunduğumuz tüketim çağının aksine, atık yönetimi ve geri dönüşüm odaklı bir politika izlemektedir. Bunun için ülke genelinde tüketimi ve atık boyutunu azaltmayı, giyim ve diğer tüketim kalemlerinde geri dönüşümü yaygın bir tercih haline getirmeyi hedefliyor. Böylece atıklar için elektrik tüketiminin azaltılmasını ve bu atıkların tekrar ekonomiye kazandırılmasını sağlar.

Yeşil ekonomik model, boşa harcanan enerji üretimini ve harcamasını en aza indirmeyi amaçlar. Özellikle mimaride güç verimli bina tasarımını standartlaştırır ve ulaşımda güç verimli sistemler kullanır. Aynı zamanda, sürdürülebilir endüstriyel çalışmayı teşvik eder.

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak, yeşil ekonominin odak noktasıdır. Rüzgar, güneş, hidroelektrik gibi saf enerjiye yatırım yapmak oldukça kolay ve teşvik edicidir. Böylece yatırımcılar, savurgan fabrikalar kurmak yerine saf enerji kaynaklarına dayalı üretime yönelmek zorunda kalıyor. Bu da bu ülkeleri bu konuda lider konuma getiriyor.

Yeşil ekonomi, toplu taşıma da dahil olmak üzere ulaşımda sürdürülebilirliği sağlar. Bunun için elektrikli araçların fiyatını düşürüyor ve bu araçların kullanımı için teşvikler sunuyor. Ayrıca ülke geneline yayılmış bisiklet yolları ve güç verimli toplu taşıma altyapıları ile kişisel araç kullanımının en aza indirilmesi amaçlanmaktadır.

İklim değişikliği ile mücadelede başkan olan İsveç, Norveç ve Hollanda gibi ülkeler sıfır karbon hedefini benimsemiş durumda. Bu doğrultuda kesinlikle fosil yakıtların kullanımına son verilmesi, elektrik üretimi ve tüketiminin karbondan arındırılması hedeflerine ulaşmaya çalışırlar. Bu sayede tüm dünyaya örnek olmayı planlıyorlar.

Beslenme ve tarım da yeşil ekonominin odaklandığı konulardır. Bu doğrultuda susuz tarım, verimli gıda üretimi ve kimyasalsız hasat gibi teknikler kullanılmaktadır. Ayrıca hayvansal gıdalardan fakir bir beslenme teşvik edilmekte ve karbon salınımının azaltılması amaçlanmaktadır. Et yerine alternatif besinler de bu ülkelerde yaygın olarak tüketilmektedir.

Yeşil ekonomide sosyal inovasyon teşvik edilmekte ve bu nedenle sürdürülebilirlik birçok ülkeye göre daha geniş bir perspektiften ele alınmaktadır. Buna göre; Toplumsal sürdürülebilirlik, topluluk ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler sunmak, sosyal girişimciliği teşvik etmek ve kapsayıcı bir ekonomik plan sunmak için atılımlarla güçlendirilir.

Sosyal inovasyonun bir parçası olarak eğitim ve farkındalık devreye giriyor ve çevreci yaklaşımın genç yaşta benimsenmesine odaklanılıyor. Bunun için toplum bilinci erken aşamada başlamakta, gelecek için daha sağlıklı bireyler yetiştirilmekte ve çevre stratejilerine geniş katılım teşviki hedeflenmektedir.

Bilinci ve refah düzeyi yüksek bir toplum, yeşil ekonominin başarılı olabilmesinin temelidir. Toplumu oluşturan bireyler aynı zamanda ortak bir amaç için birleşen ve birbirlerine saygı duyan kişilerdir. Bunun için bireyler arasındaki işbirliği ve anlayış düzeyi yüksek, bilgi ve tecrübeyi paylaşma isteği yüksektir. Bu, çevre kampanyaları yapmayı ve diğer ülkelerde farkındalık yaratmayı kolaylaştırır.